at times

"at times" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 7 sonuç

	Kategori	İngilizce	Türkçe
General
1	Genel	at times zf.	bazen
So it can be a nice thing to use at times. Yani bazen kullanılabilecek şık bir şey olabilir. More Sentences
2	Genel	at times zf.	zaman zaman
The reform of the common fisheries policy has made some at times majestic waves of argument. Ortak balıkçılık politikası reformu zaman zaman görkemli tartışma dalgalarına yol açmıştır. More Sentences
3	Genel	at times zf.	arada bir
He gets tough at times. O arada bir saldırganlaşır. More Sentences
Trade/Economic
4	Ticaret/Ekonomi	at times expr.	zaman zaman
This process seems contradictory at times. Bu süreç zaman zaman çelişkili görünüyor. More Sentences
General
5	Genel	at times zf.	arasıra
6	Genel	at times zf.	bazı bazı
7	Genel	at times zf.	ara sıra

"at times" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 45 sonuç

	Kategori	İngilizce	Türkçe
General
1	Genel	at all times zf.	daima
Layla carried that gun with her at all times. Leyla yanında daima o silahı taşıyordu. More Sentences
2	Genel	at various times zf.	çeşitli zamanlarda
This is an important subject and has been discussed at various places and at various times. Bu önemli bir konudur ve çeşitli yerlerde ve çeşitli zamanlarda tartışılmıştır. More Sentences
3	Genel	at all times zf.	her zaman
In short, the consumer must at all times be given a choice. Kısacası, tüketiciye her zaman bir seçenek sunulmalıdır. More Sentences
Speaking
4	Konuşma	at such times expr.	böyle zamanlarda
At such times, I think of my family, not my friends. Böyle zamanlarda, ben ailemi düşünürüm, dostlarımı değil. More Sentences
General
5	Genel	at certain times zf.	belirli zamanlarda
6	Genel	at the best of times zf.	en uygun durumda bile
7	Genel	at times like these zf.	böyle zamanlarda
8	Genel	at different times zf.	muhtelif zamanlarda
9	Genel	at those times zf.	o dönemlerde
10	Genel	at different times zf.	değişik zamanlarda
11	Genel	at all other times zf.	tüm diğer zamanlar
12	Genel	at all other times zf.	bütün diğer zamanlarda
13	Genel	at present times zf.	şimdiki zamanlarda
14	Genel	at odd times zf.	fırsat buldukça
15	Genel	at odd times zf.	zaman buldukça
16	Genel	at times in history zf.	tarihte zaman zaman
Phrases
17	İfadeler	at least 3 times a week expr.	haftada en az üç kere
18	İfadeler	at least three times a week expr.	haftada en az üç sefer
19	İfadeler	at least three times a week expr.	haftada en az üç kez
20	İfadeler	at least 3 times a week expr.	haftada en az 3 defa
21	İfadeler	at least three times a week expr.	haftada en az 3 defa
22	İfadeler	at least 3 times a week expr.	haftada en az 3 sefer
23	İfadeler	at least 3 times a week expr.	haftada en az üç kez
24	İfadeler	at least 3 times a week expr.	haftada en az 3 kez
25	İfadeler	at least three times a week expr.	haftada en az üç kere
26	İfadeler	at least 3 times a week expr.	haftada en az 3 kere
27	İfadeler	at least three times a week expr.	haftada en az 3 sefer
28	İfadeler	at some times of the day expr.	günün bazı saatlerinde/zamanlarında
29	İfadeler	at least 3 times a week expr.	haftada en az üç sefer
30	İfadeler	at least three times a week expr.	haftada en az 3 kez
31	İfadeler	at least three times a week expr.	haftada en az 3 kere
32	İfadeler	at least 3 times a week expr.	haftada en az üç defa
33	İfadeler	at least three times a week expr.	haftada en az üç defa
Colloquial
34	Konuşma Dili	at all times expr.	sürekli
35	Konuşma Dili	at all times expr.	aralıksız
Idioms
36	Deyim	at the best of times expr.	en uygun durumda
37	Deyim	at the best of times expr.	en iyi durumda
38	Deyim	at the best of times expr.	en ideal durumda
39	Deyim	at the best of times expr.	en iyi şartlarda
40	Deyim	at the best of times expr.	en uygun şartlarda
41	Deyim	at the best of times expr.	en ideal şartlarda
Speaking
42	Konuşma	keep that with you at all times expr.	bunu her zaman yanında taşı
43	Konuşma	it's supposed to be with you at all times expr.	her zaman yanında olmalı
44	Konuşma	even at the best of times expr.	en iyi durumda bile
Trade/Economic
45	Ticaret/Ekonomi	reasonable access at reasonable times i.	makul zamanlarda ve makul ölçülerde erişim imkanı